ÜSTAD’IN KASTAMONU HAYATI
Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin, Barla’dan sonra mecburi ikamete tabi tutulduğu yer olan Kastamonu ile ilgili hayatı nasıldır? Üstad Hazretleri bu ikinci sürgüne nasıl bakmaktadır?
Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, Eskişehir hapsinden sonra, görsel olarak resmi belgesini de sunduğumuz, o devrin hükümetinin keyfi kararı ile, 1935 yılında Kastamonu vilayetine sürgün edilir. Uzun bir müddet polis karakolunda ikamete mecbur edildikten sonra, karakolun tam karşısında, daimi gözaltında olan bir eve yerleştiriliyor.
Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Kastamonu’ya gelişini ve buradaki hayatını kendi kaleminden şöyle anlatmaktadır :
”Bir zaman, ihtiyarlık vaktinde, Eskişehir hapsinden, bir sene cezayı çekip çıktım. Beni Kastamonu’ya nefyettiler. Polis karakolunda iki üç ay misafir ettiler. Benim gibi, sadık dostlarıyla görüşmekten sıkılan bir münzevî ve kıyafetinin tebdiline tahammül etmeyen bir adam, böyle yerlerde ne kadar azap çeker, anlaşılır.
İşte ben bu meyusiyette iken, birden, inâyet-i İlâhiye ihtiyarlığımın imdadına geldi. O karakoldaki komiser, polislerle beraber, sadık dost hükmüne geçtiler. Hiçbir vakit şapkayı başıma koymayı ihtar etmedikleri gibi, benim hizmetçilerim misilli, istediğim zaman beni şehrin etrafında gezdiriyordular.
Sonra, o karakolun karşısında, Kastamonu’nun medrese-i Nuriyesine girdim, Nurların telifine başladım. Feyzi, Emin, Hilmi, Sadık, Nazif, Salâhaddin gibi Nurun kahraman şakirtleri, Nurların neşri, teksiri için o medreseye devam ettiler. Gençlikte eski talebelerimle geçirdiğim kıymettar müzakere-i ilmiyeyi daha parlak bir surette gösterdiler.
Sonra gizli düşmanlarımız bazı memurları ve bir kısım enaniyetli hocalar ve şeyhleri aleyhimize evhamlandırdılar. Bizi Denizli hapsine, beş altı vilâyetlerden gelen Nur talebelerini, o medrese-i Yusufiyede toplanmaya vesile oldular.”( On Altıncı Rica)
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, 1936 Nisanında Kastamonu’ya getirilir. Nüfus kaydı da buraya alınır. Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, artık Kastamonu’ludur. Yukardaki ifadelerinden, Üstad Hazretlerinin, hadiseye iman gözüyle nasıl bakılacağını,ve başa gelen her hadiseyi nasıl yorumlamamızı bize ders verilmekte. Komiser ve polisleri kendisine yardımcı görmesi, onları birer sadık dost kabul etmesi ve kendisine hizmet edenler görmesi hep bu imani bakışın verdiği nimetlerdir.
İLK MUHATAB
Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin, Kastamonu’da ilk muhatabı Çaycı Emin Bey’dir. Kendisi de şarktan sürgün edilen bir aşiret reisi iken burada, Nasrullah meydanında çaycılık yapmaktadır. Bir gün şadırvanda Üstad Bediüzzaman Hazretlerini görünce merak edip tanışır. Üstad, ona bir zarar gelir endişesiyle Emin Bey’i uzaklaştırır. Daha sonra ise polisler vasıtasıyla kendisini çağırtırıp, bir yorgan alış verişi vesile edilip görüşme sağlanır. Yine burada bir hizmet metodu bizlere ders verilir. Ne şartta olursak olalım tek hedefimiz olmalı, iman Kur’an hizmeti.
Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin, Kastamonu hayatında, İnebolu’nun ise özel bir yeri vardır. Üstad Bediüzzaman Hazretleri İnebolu’yu, “Küçük Isparta” olarak nitelendirir. Çok büyük hizmetler yapan talebeler buradan çıkmış, sonraki yıllarda da özellikle teksir makinesiyle yaptıkları hizmetler İman Kur’an hizmetinin Anadolu’ya yayılmasında önemli rol oynamıştır.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Kastamonu’da yaşadığı dönemde önemli risaleler telif eder. Özellikle 3. Şua olan Münacat Risalesi ve 7. Şua olan Âyetü’l-Kübra Risalesi burada telif edilmiştir. Isparta talebelerine yazdığı mektuplardan oluşan Kastamonu Lahikası da çok önemli bir eserdir.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Isparta savcısının talimatı üzerine 20 Eylül 1943 te Kastamonu’da tutuklanır, 13 Ekim 1943 tarihinde de Isparta’ya gönderilmek üzere yola çıkarılmıştır. Isparta’dan sonra burada toplanan diğer vilayetlerdeki Nur talebesiyle birlikte Denizli hapishanesine gönderilir.
Haziran 1944’te Denizli hapsi sona erer. Buradan, Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Emirdağ’a gönderilir.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!