SEBEBLER BİRER PERDE

”Ey daire-i esbabdan zuhur eden işleri, hâdiseleri esbaba isnad eden gafil, cahil! Mal sahibi zannettiğin esbab, mal sahibi değillerdir. Asıl mal sahibi, onların arkasında iş gören kudret-i ezeliyedir. Onlar, ancak o kudretten gelen hakikî tesirleri ilân ve neşretmekle muvazzaftırlar. Demek, daire-i esbab, hükûmetin kalem dairesi hükmündedir ki, yukarıdan gelen emirlerin tebliğatı o daireden yapılıyor. Çünkü, izzet ve azamet perdeyi iktizâ eder; tevhid ve celâl dahi şirketi reddeder, tesiri esbaba vermiyor.”(Mesnevi-i Nuriye,Lem’alar)

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, sebeb dairesinde meydana gelen işleri Allah’a isnad etmeyen insanlara sesleniyor. Sebebler ne? Görünüşte, elmanın sebebi ağac, yumurtanın sebebi tavuk, sütün sebebi inek, balın sebebi arı’ya isnad etmek gaflet ve cehalet iken, bunları sebeblerden bilme ise şirktir. Yaratmada ağacın, tavuğun, ineğin, arının bir müdahelesi yoktur. Allah herşeyi yaratıyor.

Tavuk diyor, beni dinle, Rabbimin icraatına, azametine, bak ve gör yumurtayı nasıl yoktan yaratıyor. İnekte öyle bağırıyor, ağac da, bitki de, sesimizi işit, üzerimizdeki kudretli sanat eserlerini gör. Mektupları oku. Gafleti üzerinden at diye ilan ve neşir yapıyorlar.

Sebebler şikayetlerin hedefini değiştirmek için perdedirler. Tohumu ektik, baktık bitki olmuyor, veya ürün vermiyor. Hemen ne deriz? Tohum bozuk çıktı. Veya tarla verimli değil. Sebebler işte, şikayetlerin yüzünü böyle değiştirir. Sebepler Allah’ın azamet ve izzetinin önünde bir paratoner vazifesini görmeleri içindir.

Azrail, ölümün güzelliklerine bakan, gören, onu muhafaza eden, şahit olandır. Öldürme fiilini yapan Allah’tır. Ölümde iki perde görünür. Birisi, sebebler. Şu oldu, bu oldu, hastalandı gibi. İkinci perde ise Azrail’dir. Ölüm Allah’ın, Mümit (Ölümü yaratan. Hayatı alıp ölümü veren, ruhları bedenlerdeki görevlerinden terhis eden)isminin tecellisidir.

”Hazret-i Azrail Aleyhisselâm, Cenâb-ı Hakka demiş ki: “Kabz-ı ervah vazifesinde Senin ibâdın benden şekva edecekler. Benden küsecekler.”

Cenâb-ı Hak, lisan-ı hikmetle ona demiş ki: “Seninle ibâdımın ortasında musibetler, hastalıklar perdesini bırakacağım. Tâ şekvaları onlara gidip sana küsmesinler.”

Evet, nasıl ki hastalıklar perdedir, ecelde tevehhüm olunan fenalıklara mercidirler. Ve kabz-ı ervahta hakikî olarak hikmet ve güzellik, Hazret-i Azrail Aleyhisselâm’ın vazifesine mütealliktir. Öyle de, Hazret-i Azrail Aleyhisselâm da bir perdedir. Kabz-ı ervahta zahiren merhametsiz görünen ve rahmetin kemâline münasip düşmeyen bazı hâlâta merci olmak için o memuriyete bir nâzır ve kudret-i İlâhiyyeye bir perdedir.”(Mesnevi-i Nuriye, Lem’alar)

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir