KUR’AN PENCERESİ
Otuz Üçüncü Pencere
اَلْحَمْدُ ِللهِ الَّذِىۤ اَنْزَلَ عَلٰى عَبْدِهِ الْكِتَابَ وَلَمْ يَجْعَلْ لَهُ عِوَجًا قَيِّمًا 1
2 الۤرٰ كِتاَبٌ اَنْزَلْنَاهُ اِلَيْكَ لِتُخْرِجَ النَّاسَ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّو
Bütün geçmiş Pencereler, Kur’ân denizinden bazı katreler olduğunu düşün; sonra Kur’ân’da ne kadar âb-ı hayat hükmünde olan envâr-ı tevhid var olduğunu kıyas edebilirsin. Fakat bütün o Pencerelerin menbaı ve madeni ve aslı olan Kur’ân’a gayet mücmel bir surette, gayet basit bir tarzda bakılsa dahi, yine gayet parlak, nuranî bir pencere-i câmiadır. O pencere ne kadar kat’î ve parlak ve nuranî olduğunu, Yirmi Beşinci Söz olan İ’câz-ı Kur’ân Risalesine ve On Dokuzuncu Mektubun On Sekizinci İşaretine havale ediyoruz. Ve Kur’ân’ı bize gönderen Zât-ı Zülcelâlin Arş-ı Rahmânîsine niyaz edip deriz:
3 رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَاۤ اِنْ نَسِينَاۤ اَوْ اَخْطَاْنَا
رَبَّنَا لاَ تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ اِذْ هَدَيْتَنَا 4
رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا اِنَّكَ اَنْتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ 5
وَتُبْ عَلَيْنَا اِنَّكَ اَنْتَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ 6
1 : “Hamd o Allah’a mahsustur ki, kuluna kitabı dos doğru bir şekilde indirmiş ve o kitapta hiçbir tezat ve eğriliğe yer vermemiştir.” Kehf Sûresi,1-2ayet,
2 : “Elif lâm râ. Bu bir kitap ki, insanları inkâr karanlıklarından iman nuruna çıkarman için sana indirdik.” İbrahim Sûresi,1 ayet
3 : “Ey Rabbimiz! Eğer unutur veya hata edersek bizi onunla hesaba çekme.” Bakara Sûresi, 286 ayet
4 : “Ey Rabbimiz! Bizi hidayete eriştirdikten sonra kalblerimizi tekrar sapıklığa meylettirme.” Âl-i İmrân Sûresi, 8 ayet
5 : “Ey Rabbimiz! Duamızı kabul buyur. Muhakkak ki Sen herşeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla bilensin.” Bakara Sûresi, 127 ayet
6 : “Tevbemizi de kabul et. Şüphesiz ki Sen tevbeleri çokça kabul edersin ve rahmetin herşeyi kuşatmıştır.” Bakara Sûresi, 128 ayet(Sözler,Otuz Üçüncü Söz)
Otoz Üçüncü Pencere, Kur’an penceresidir. Bu pencere de Üstad Hazretleri, Risale-i Nur’daki hakikatlerin Kur’an denizinden alınmış birer damla olduguna işaret etmekte. Kur’an-ı Kerim’de zikredilen bütün deliller Allah’ın varlığına ve birliğine en büyük şahit ve en büyük ispattır. On Dört Asırdır yazılan bütün imani eserler ve Risale-i Nurlardaki parlak deliller Kur’an’dan alınmış bir damla olduğu dikkate alınırsa, Kur’an okyanusunun azamet ve haşmetle Allah’ın varlığını ve birliğini ispat ettiği açıkça görülür.
Kur’an’nın yedi yönü ile mucize olup içinde kırka yakın mucizeyi bulundurması, Allah’ın varlığına ve birliğine en büyük delil teşkil ediyor. Kur’an’ın yedi yönü ile mucize olması Risale-i Nurlarda kati bir şekilde izah ve ispat edilmiştir. Yirmi Beşinci Söz olan Mu’cizat-ı Kur’ân Risalesi’nde, izah edilen o yedi mucizeyi kısaca şöyle sıralanabilir. Lâfzındaki fesahat-i harikası, nazmındaki cezalet-i harikası, ihbarat-ı gaybiyesi, câmiiyet-i harikulâdesi, derece-i i’cazda belâğat-i Kur’âniye, uslûp ve îcâzındaki câmiiyeti,fezlekesi ve meseleleri özetlemesi.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!