KONYALI TALEBELERDEN MUSTAFA KIRIKÇI

Mustafa Kırıkçı, 12 Nisan 1926 yılında Konya’nın Bozkır ilçesine bağlı Sopran köyünde dünyaya gelmiştir.

Köyünde bulunduğu sıralarda dini ve milli yayınları takip eden Kırıkçı, o yıllarda yayınlanan Serdengeçti mecmuasınının Ağustos 1952 tarihli 17 nci sayısının kapağı dikkatini çeker. Derginin kapağında, bir resim ve altında

Çık neredesin, zuhur et, biz seni bekliyoruz.
Yıllardır yolarında yorgun, emekliyoruz.
Musa ol! Hakka yüksel, tecelli et de Tur’a;
Zulmet yıkılsın gitsin,cihan garkolsun Nura.

şiiri ile onun altında ise,

”Said Nursi XX. asır karanlığını delerken” başlığı ile yayınlanmıştır.

Dergiyi okuyan Kırıkçı, içinde beliren Bediüzzaman Said Nursi’yi tanıma arzusu ile yola çıkar, Ankara’da daha evvelden tanıdığı Osman Yüksel’in yanına gelir. Üstad Bediüzzaman hakkında ondan bilgi alan Kırıkçı, İman Hakikatleri, Nur Aleminin bir Anahtarı adlı teksir edilmiş Risale-i Nur’ları da ondan alır. Osman Yüksel’den Üstad Hazretlerinin bütün kitaplarını isteyen Kırıkçı bu macerasını ise hatıralarında şöyle anlatır.

”Osman Yüksel, risaleleri bana verirken, bunları kendisine Üniversiteki talebelerin getirdiğini, isteyenlere vermesini söylediklerini anlatarak, Eskişehir de ve İstanbulda kitaplardan bulacağım adresleri bana verdi. Eskişehir’de saatçı iki kardeş olan Merhum Şükrü ve Muhittin Yürüten’i buldum. Beni çok hoş karşıladılar. Bunlardan İnebolu teksiri, iki ciltlik Asa-yı Musa diğer kitapları aldım. Hepsi teksirdi. İstanbul’a gelince Ahmed Aytimur’dan da birçok kitap aldım. Bunları bavuluma doldurdum ve köyüme dönerek hiç usanmadan zevkle okumaya başladım.

Askerlik hizmetince Akşehir’in Atsız köyü öğretmenliğine tayin edildim. Yine 1952 yılında Türk Milliyetçiler Derneğinin büyük kurultayında Merhum Bekir Berk ile tanışmıştım. Oda bu sırada Akşehir de avukatlık yapıyordu.

Atsız köyünde 1955 yılının bir Cuma sabahı,evde boy abdestimi aldım. Akşehir’den Eskişehir tarafına giden bir otobüse atladım ve Emirdağına geldim. Niyetim Üstad Bediüzzaman Hazretlerini ziyaret etmekti. Büyük Caminin yakınında genişce bir manifatura magazası gözüme ilişti. İçinde bereli bir adam vardı. Selam verip dükkana girdim. Merhum İbrahim Kantar imiş. Geliş sebebimi söyledim. O da bana, ”İşte evi” diye basit bir evi gösterdi ve Üstad’ın hasta olduğunu ziyaretçi kabul etmediğini söyledi. Ve, ”Ama yine de bir haber edelim, hizmetçisi Konyalı Zübeyr şimdi buralardan geçer, ona söyleriz.” dedi. Merhum Zübeyr Ağabey geldi. Bana Üstad’ın hasta olduğunu anlattı. ”Biraz bekle gidip Üstad’a durumunu anlatayım.” diyerek yanımızdan ayrıldı. Biraz sonra Zübeyr Ağabey döndü. Üstad’ın bana selam gönderdiğini, şimdilik hasta olduğu için görüşemiyeceğini söyledi. Ben de Zübeyr Ağabey’e Üstad’ı görmeden buradan gitmeyeceğimi söyleyince o da bana şöyle bir yol gösterdi.

”Kardeşi, bugün Cuma, Üstad herzaman çıkmaz ama, İnşaAllah bu Cuma camiye çıkar, sen de orada görürsün.”dedi.

Çarşı Caminin üst mahfelinde Üstad’ın geleceği yerin yanına oturdum ve beklemeye başladım. Tam ezan okunacağı sırada cemaat birden ayağa kalktı. Dönüp baktım, Koca Sultan o bilinen cübbesi, sarığı ve bütün haşmeti ile caminin üst mahfeline geldi. Yanında Zübeyr Ağabey vardı. Gelip tam yanıma oturdu. İşte o zaman kendisini rahatça görnüş oldum. Emirdağ’da fazla kalmadım, otobüse binip Akşehir’e evime döndüm.”

Mustafa Kırıkçı, o yıllarda gazetelerde Üstad ve talebelerine karşı iftira yazılarına karşı bazı makaleler yazar. Bu yazılar Hür Adam gazetesinde neşredilir. Isparta’da Üstad Hazretlerini ziyaret eden Kırıkçı’ya, Üstad yazılara devam edip etmediğini sorar, ”Yazmıyorum”deyince, ”Hayır, yaz, yaz” der.

1958 yılında Isparta’ya Üstad Hazretlerini ziyarete gidince, bana yanındaki hizmetçilerini hapse koymaktaki maksatlarının ” kendisini yalnız bırakarak müşkül bir vaziyete sokmak olduğunu ” anlattı. Ayrılılk vakti ayağa kalkınca, Üstad’da ayağa kalktı, ”Ben çoktan beri bir Mustafa bekliyordum. Meğer o Mustafa senmişsin:” dedi.

Mustafa Kırıkçı, hakkında laikliğe aykırı hareket etmek ve nurculuk propagandasından birçok dava açılır. O davalardan bazıları; 2 Aralık 1959 Karaman Cumhuriyet Müddei Umumiliği, 15 Aralık 1959 Konya 1. Sulh Ceza Mahkemesi, Konya Ağır Ceza Mahkemesi 1 Ocak 1960,6 Ocak 1960, 21 Ocak 1960 açılan davalarda alınan kararlar beraetlerine ve kitapların iadesine olmuştur.

Mustafa Kırıkçı, 1960 yılından sonra Nur, Bediülbeyan, Bediüzzaman isimli gazetelerin hem sahip hemde yazarlığını yaparak yayın yolu ile Risale-i Nur hizmetine devam eder. İman Kur’an hizmeti içinde bir ömür geçiren Mustafa Kırıkçı, 2 Mart 2011 yılında vefat etmiştir. Allah’tan kendisine rahmet dileriz.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir