İŞKENCELERİ HİÇE SAYAN SELEME BİN HİŞAM (RA)

Mekke’de doğup büyüyen Kureyş kabilesinin en itibarlı kollarından Beni Mahzum’a mensup Ebu Haşim Seleme bin Hişam İslam’ın ilk yıllarında müslüman olup müşrik ailesinin işkencelerine karşı sabırla direnen bir iman sahibi. Annesi şair sahabilerden ve ilk müslümanlardan Dubaa bint Amir’dir.

Rasulullah,insanları gönülden fethetmeye çalışıyor, onları son din İslam’a davet ediyordu. Yakın akrabalarını bir bir uyarıyor, insanlığı şirkin ve küfrün korkunç pençesinden kurtarmaya gayret ediyordu. Seleme ile Haris, Peygamber Efendimiz (ASV)ın bu davetine uyup O’nun yanında yer alırken, aynı babadan gelen Ebu Cehil, As ve Halid küfür ve şirkin elebaşılığını yapıyorlardı. Bu üç kardeş daha sonra Bedir’de küfür üzere ölmüşlerdir.

Büyük kardeşi Seleme ibni Hişam’ın iman ettiğini duyunca, Ebu Cehil’in hısımlığı hasımlığa dönüşüvermişti. Kendi ailesinden bir ferdin Allah Rasûlünün safına geçmesini hazmedememişti. Onu vazgeçirmek için her türlü yola başvurdu. Fakat bütün çabaları boşa çıktı. Seleme ibni Hişam, müşriklerden ve akrabalarından çok işkence gördü. Zalim kardeşinin eza ve cefasına dayanamadı. İlk kafile ile Habeşistan’a hicret etmek zorunda kaldı.

Hicret edeli üç ay olmuştu. Kulaklarına; “Mekkeliler îman etti, Velid ibni Mugire müslüman oldu” diye bir haber geldi. Bu haber üzerine içlerinden bazıları geri döndü. Fakat Mekke’ye yaklaştıklarında duydukları haberin asılsız olduğunu öğrenince hayâl kırıklığına uğradılar. Habeşistan’a tekrar geri dönemediler. Mekke’ye de kefilsiz girmek mümkün değildi. Mekke’ye girmek demek, müşriklerin reva görecekleri eza ve cefaları peşinen kabul etmekti.

Böyle bir tehlikeyi savuşturmak için bir kısmı Mekke’de bulunan akraba ve yakınlarının himayesine girmeyi düşündü. Bir kısmı da himayeyi kabul etmeyip Mekke’ye gizlice girdi ve uzun müddet saklandılar. Fakat bir süre sonra müşrikler tarafından yakalandılar. Seleme bin Hişam, Velid bin Velid, Hişam bin As, Abdullah bin Süheyl ve daha birkaç sahabi müşrikler tarafından tutulup hapsedildiler.

İslam’ın azılı düşmanı Ebu Cehil, öz kardeşi Seleme bin Hişam’a işkence yapıyordu. Yoruluncaya kadar dövüyor, türlü hakaretler ediyor, aç susuz bırakıp günlerce acı ve ızdırap çektiriyordu. Bu üç sahabi imanda en ufak bir tereddüde kapılmadı. Kendilerine reva görülen işkencelere aldırmadı.

Bu iman fedailerinin acıklı halini bilen, onların çektiği sıkıntıyı kendi ruhunda hisseden İki Cihan Güneşi Efendimiz (ASV) her sabah namazında onlar için, “Allahım, Velid bin Velid’i kurtar! Allahım, Seleme bin Hişam’ı kurtar! Allahım, Iyaş bin Rebia’yı kurtar! Allahım, mü’minlerin zayıf olanlarını kurtar!” diye niyazda bulundu.

Mekke müşriklerinin elinde bulunan bu üç sahabi birbirlerinin amca çocuklarıydı. Bu dualar hürmetine Allah Teala onlara bir çıkış yolu lutfetti. Bir müddet sonra Velîd bin Velid bir fırsatını bularak kaçtı ve Medine’ye geldi. Peygamberimiz onu görünce çok sevindi. Velîd’e diğer kardeşleri Seleme ile Iyaş’ın durumunu sordu. Velîd de, onların şiddetli azab ve işkence içinde kıvrandıklarını haber verdi.

Fahr-i Kâinat Efendimiz, bu mağdur ashabını müşriklerin elinden kurtarmak istiyordu. Bunun için ashabına dönerek:
“Bunları kim kurtarıp Medine’ye getirir?” diye sordu.
Velid ibni Velid hemen ayağa kalktı ve: “Onları ben kurtarıp size getiririm Ya Rasulallah!” diye cevap verdi.

Mekke’ye giden Velid(RA) gizlice şehre girdi. Seleme ile Iyaş’ın bulundukları yeri öğrendi. Geceleyin oraya gidip bağlandıkları ipi kesti, onları devesine bindirerek Mekke’den çıkardı. Sabahleyin onların kaçtıklarını öğrenen müşrikler peşlerine düştülerse de ele geçiremediler. Velid iki arkadaşıyla birlikte Medîne’ye geldiler.

Allah Rasulü, onlar için yaptığı duayı, Ramazan Bayramı’nın sabahında bıraktılar. Hazreti Ömer(RA) bunun sebebini sorduğunda: “Onların geldiğini bilmiyor musun?” buyurdular. Tam o esnada Velid (RA) arkadaşlarını getiriyordu. Velid nefes nefese Allah Rasulü’nün huzuruna geldi ve ruhunu teslim etti. Peygamber Efendimiz (ASV), Onun hakkında, “Bu kişi şehittir, ben buna şâhidim!” buyurdular.

Seleme bin Hişam(RA), Medine hayatı boyunca Resûl-i Ekrem Efendimiz’in yakın çevresinde yer alarak hizmetinde ve sohbetinde bulunuyordu. Efendimiz (ASV)’den hiç ayırmıyordu. Kendisiyle birlikte savaşlara katıldı. Mute Savaşı’nda bir ara mücahidler geri çekilmek zorunda kalmışlardı. Me­dine’ye dönünce bazı kimseler onlar hakkında “fürrar”(savaştan kaçanlar) ifadesini kullandılar. Bu sözden rahatsız olan Seleme(RA) bir müddet insanların arasına ve mescide namaz kılmaya çıkmadı.

Rasulullah Efendimiz(ASV) onlar hakkında: “Seleme ve arkadaşları savaştan kaçanlar (ferrarun) değil yeni bir saldırı için geri çekilenler (kürrar)’dır” buyurdu ve Seleme’nin evden çıkmasını istedi.

Seleme(RA), Hazreti Ebû Bekir Sıddık(RA)ın hilâfeti döneminde Suriye tarafına gerçekleştirilen seferlere katıldı. Hazreti Ömer(RA)ın halîfeliği sırasında Bizanslılar’la yapılan Mercissuffer savaşında şehîd düştü. Allah ondan razı olsun.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir