HERBİR DUA UMUMA BAKAR
İkinci emare: Risaletü’n-Nur’un sadık şakirtleri, hüsn-ü âkıbetlerine ve iman-ı kâmil kazanmalarına o derece kesretli ve makbul ve samimî dualar oluyor ki, o duaların içinde hiçbiri kabul olmamasına akıl imkân veremiyor.
Ezcümle: Risaletü’n-Nur’un bir hâdimi ve birtek şakirdi, yirmi dört saatte, Risaletü’n-Nur talebelerinin hüsn-ü âkıbetlerine ve saadet-i ebediyeye mazhar olmalarına yüz defa Risaletü’n-Nur talebelerine ettiği duaları içinde hiç olmazsa yirmi otuz defa selâmet-i imanlarına ve hususî hüsn-ü âkıbetlerine ve imanla kabre girmelerine, aynı duayı, en ziyade kabule medar olan şerait içinde ediyor.
Hem Risaletü’n-Nur’un talebeleri bu zamanda her cihetten ziyade hücuma mâruz olan iman hususunda, birbirine selâmet-i iman hakkındaki samimî, mâsum lisanlarıyla dualarının yekûnu öyle bir kuvvettedir ki, rahmet ve hikmet onun reddine müsaade etmezler. Faraza, mecmuu itibarıyla reddedilse, tek bir tane onların içinde kabul olunsa, yine her biri selâmet-i imanla kabre gireceğine kâfi geliyor. Çünkü herbir dua umuma bakar. (Kastamonu Lahikası)
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, birçok mektupta Nur Talebelerini manevi bir şirketin ortaklarına benzetmektedir. Risale-i Nur dairesinde hizmet eden iman hizmetçileri, manevi büyük bir şirketin işçileridir. Herbir iman işçisi duasıyla,ubudiyetiyle ibadetiyle şirkete manevi bir gelir kazandırıyor. O işçi duası ile diğer kendi gibi iman işçilerin gıyabında istiğfar ve tövbe ederek, onların imanla kabre girmesine hizmet ediyor, onlara manevi bir imdat veriyorlar.
Herhangi bir işte, bir kişinin tek başına hareketiyle, birkaç kişinin topluca yapacağı iş aynı mıdır? Elbette hayır. Öyleyse milyonlarca Nur Talebesinin birbirine yaptığı, imanla kabre girme duasının herbiri için imanla kabre girmesine kafi gelebilir. “Bir elin nesi var iki elin sesi var.”, “Birlikten kuvvet doğar.” gibi atasözleri de bu manaya işaret etmektedir.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!