KUR’AN YOLUNDA BİR ÖMÜR : BAYRAM AĞABEY
Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Hizmetkar Talebelerinden olan Bayram Yüksel Ağabey, 1931 yılında Bolvadin’in Çoğollu Köyü’nde doğdu. İlkokulu “pekiyi” derecesiyle bitirince öğretmeni tarafından Köy Enstitüsüne gönderilmek istenirse de babası dindar bir insan olduğundan bu okula göndermedi,o oğlunun Kur’an-ı Kerim’i hıfz etmesini ve öğrenmesini istiyordu.
1947 yılında 16 yaşında Risale-i Nur’la tanışarak Bediüzzaman’a talebe oldu. Bediüzzaman Hazretlerinin 1960 yılında vefatına kadar hizmetinde bulunmaya devam etti.
Bayram Yüksel Ağabey,genç yaşta katıldığı Nur Hizmetinin içinde uzun süre bulunduğundan Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri ve Risale-i Nur hizmeti konusunda çok sayıda hatıra nakletmiştir.
Bayram Ağabey, Risale-i Nur’la tanıştıktan kısa bir süre sonra kendini hapishanede buldu. Afyon Hapishanesi’nde bulunduğu sırada insanlık dışı muamelelere maruz kaldı.Hertürlü kötü muameleye rağmen o yılmadan hizmete devam edip bu arada hapishanede Kur’an yazısını öğrendi.
O YILLARI ANLATIYOR
Bayram Ağabey zaman zaman Risale-i Nur derslerinin çay aralığında o yıllara ait hatıralarını anlatırdı. Kendi anlatımıyla o yıllar:
“O zamanlar henüz 16 yaşında idim. Bilhassa Zübeyir Ağabeyin benim üzerimdeki tesiri çok fazladır. Risale-i Nur’un düsturları ve hizmet tarzı hakkında Zübeyir Ağabeyden çok istifade ettim. Ahmed Feyzi Ağabey, Mustafa Osman, Hıfzı Bayram, Mustafa Sungur, Çalışkanlar hanedanından Osman Çalışkan, Mehmet Çalışkan, Halil Çalışkan, Ceylân Çalışkan, Mustafa Acet, İbrahim Fakazlı v.s. çok ağabeylerle beraber hapishanede, daima meşguliyetimiz Nur Risalelerini yazmaktı. Üstadın bulunduğu koğuşa gittiğimizde arı kovanı gibi seslerin geldiğini duyardık. Bu sesler Üstadımızın evrad, ezkar dua ve niyaz sesleri idi. Gecenin hangi saatinde baksak ışığının yandığını görür, zikir sesleri işitirdik. Devamlı Üstadımızı düşünür, her fırsatta ziyaret edip elini öpmek, duasını almak isterdik. Gardiyanlar ise bize mani olurlar, hakaret ederlerdi. ‘Sen de bunun arkasından gidiyorsun” diye bana tokat atarlardı. Şefkatli Üstadımız da benim gibi bir bîçareyi teberrükleriyle taltif ederdi. Maddî kıymeti küçük olan bu hediyeler hayatımın en kıymetli nâdide yâdigârlarıdır. Hapishanede idareciler bize eziyet ettikleri zaman Üstadımız çok üzülürdü. Ceylân Ağabey, çok şefkatli, çok cesur, çok tedbirli idi. Bizleri şevklendirir, daima hizmete teşvik ederdi.
1951 senesinde Ceylân Çalışkan Ağabeyle benim askerliğim gelmişti.Üstadımız da o günlerde Eskişehir’de Yıldız Oteli’nde kalıyordu. Elini öpüp müsaadelerini aldık. Ceylân Ağabeyle Emirdağ’a beraber geldik. Ben köye gittim. O Emirdağ’da kaldı. Benim askerliğim İskenderun’a çıktı. Onunki Siirt’e çıktı. Hüsnü kardeşimiz de Urfa’ya gitmişti. Bilâhare benim kur’am Kore’ye çıktı. Emirdağ’a gidip Üstadımıza Kore’ye kur’amın çıktığını anlattım. Üstadımız çok sevindi. ‘Tamam, ben bir Nur Talebesini Kore’ye göndermek istiyordum. Onu da, ya seni ya Ceylân’ı düşünmüştüm. İnkâr-ı uluhiyete karşı Kore’ye gitmek lâzım’ dedi ve çok sevindi. Üstadımız o zamanlar NATO’yu tasvip ediyordu. Beni Ankara’ya ve Isparta’ya gönderdi. Üstadımız kendi Cevşen’ini bana verdi; ‘Bunu yanında taşı, yedi kat muşamba yaptır’ dedi.
Hiçbir zaman boynumdan çıkarmamak üzere Cevşen verdi ve hiç korkmamamı, İnayet-i Rabbaniye altında olacağımı söyledi. Bir de Japon başkumandana verilmek üzere Risaleler verdi.”
Üstad Bayram Ağabey’e verdiği Cevşen’ine ” Benimle gelen perişan kalmaz. Benimle gelen ruzi mahşerde perişan olsa o benim sırtımın yükü olsun. Yeterki, bu daireye olan ahdini bozmasın.”diye yazı yazmış.
Bayram Ağabey, Kore’de bulunduğu sırada bir vesile ile Tokyo’ya gider ve orada Japon Komutanın yaptırdığı camiyi bulur.Cami müezzini ile tanışır,Müezzin, Bediüzzaman’ı Rusya’daki esaretinden beri tanıdıklarını söyler. Japon kumandan vefat etmiş bulunduğundan,risaleleri buradaki Türklere verir.
Bediüzzaman’ın vefatından sonra, iman ve Kur’an hizmetini Ankara ve Isparta’da devam ettirir.Muhtelif zamanlarda hizmetlerle alakalı yurt dışına giden Bayram Ağabey,yine böyle bir seyahatten sonra Almanya’dan dönüşlerinde, beraberinde bulunan Ali Uçar ve Mehmet Çiçek’le birlikte, Bulgaristan’da geçirdikleri trafik kazası sonucu vefat etti.
19 Kasım 1997 yılında vefat eden Bayram Ağabey için önce İstanbul’da daha sonra ise Isparta’da cenaze namazı kılınır ve Barla Kabristanına defnedilir. Bayram Ağabey, ve yanındakilere Nurkoy olarak Allah onlara rahmet,bizlere de merhamet etsin niyazında bulunuyoruz.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!