GALİP GİGİN
1934 Artvin doğumlu olan Galip Gigin, 1945 yılında ailesi ile beraber İstanbul’a gelir. İstanbul Pertevniyal Lisesi mezunudur. Lisede okurken 1953 yılında Üzeyir Şenler vasıtasıyla Risale-i Nur’ları tanır. Daha sonra Süleymaniye medresesinde kalan Ahmet Aytimur, Muhsin Alev, Ziya Arun ile tanışır. Önce Gençlik Rehberi adlı kitabı daha sonra da büyük kitapları elde ederek okur.
1953 yılında İstanbul’a gelen Üstad Bediüzzaman Hazretlerine karşı sergilen durumdan rahatsız olan Galip Gigin, Hakkı Yavuztürk ile beraber, ”Üstad Bediüzzaman Hazretlerine neden bu kadar saldırıyorsunuz? O mahkum değil,sürgün değil, sadece geziyor” şeklinde ki, yazısı ile Üstad’ı savunan bir sayfalık bir yazı neşreder.
Galip Gigin, Üstad Bediüzzaman Hazretlerini ilk defa 1954 yılında Isparta’da ziyarete gider. Kapıyı Hüsnü Bayram Ağabey açar, onu içeri alır. Galip’in, İstanbul’da dersanede kaldığını ve bazı hizmetlerde bulunduğunu bilen Üstad Hazretleri onu, ”Galip Kardeşim”diye karşılar. Galip, Üstad’ın elini öpmek ister. Üstad elini öptürmez, onu kucaklar ve alnından öper. Üstad Hazretleri ile ilk görüşmesini ise Galip Gigin, hatıralarında şöyle anlatır:
”Enterasan bir durum vardı. Üstad dedem yaşındaydı ama, hiç öyle büyüklük falan yoktu. Önünde Risale-i Nur kitapları vardı. Risale-i Nur’un önemini anlattı. Kitapları gösterdi. ”Risale-i Nur bütün menfi cereyanları engelleyerek yerle bir etmiştir.”dedi. Sonra, ”Hizmetleri yeterince yapamıyorum diye üzülmeyin, sıkılmayın, bir asker nöbette iken bir şey olsun olmasın o nöbetinin sevabını alır.” dedi.”
O yıllarda Süleymaniye dersanesinde kalan Galip Gigin, Mehmed Fırıncı Ağabeyle beraber Risale-i Nur’ların teksir işlerini yapar. Bir defasında ise sobadan zehirlenmekten son anda kurtulurlar. Neşriyat hizmetleri ile meşğul olan Galip Ağabey, Emirdağ’da da Üstad Hazretlerini kitapların tashih işi için birkaç defa ziyaret eder.
1960 yılından itibaren matbaacılık işine giren Galip Gigin, işini soranlara ise, ”Risale-i Nur” neşriyatı olduğunu dile getirir. Nurtan isimli matbaasını önce Fındıkzade’de açar, daha sonra Beyazıd ve sonunda Unkapanı’na matbaasını taşır.
”Tevafuklu Kur’an” basma işinin ilk defa kendilerine nasip olduğunu da söyleyen Galip Ağabey, ”Mehmed Fırıncı o işle çok ilgilendi. Hergün gelip giderdi. Rahmetli Tahir Ağabey’in de çok büyük gayretleri vardı. Matbaaya gelip giderken bize kurabiye gibi şeyler getirirdi. Bir ara mahkemeden baskıyı durdurma kararı geldi. Tahir Ağabey çok endişelendi. Biz basmaya devam ettik. Allah’a şükür beş bin adet ”Tevafuklu Kur’an” basıldı.”
Galip Ağabey, iman Kur’an hizmetini anlatmak için önce Sinan Omur’un ”Hür Adam” gazetesinde yazılar yazar. Haftalık yayınlanan gazeteyi hep yazar, hem basar, hem de dağıtımını yapar. İttihad ve Yeni Asya’da yazılar kaleme alır.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!