MAHKEME DE YARGILANAN HANIM KAHRAMAN ULVİYE HANIM

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, 1936 yılının baharında sürgün olarak Kastamonu’ya gönderilir. Kastamonu ve havalisinde, bir süre sonra çok fedakâr talebeler Üstad’ın yardımına koşarlar. Bunların arasında hanım talebeler de önemli hizmetlerde bulunur. İşte o hanım kahramanlardan birisi de Ulviye Sümer hanımdır. Ulviye Sümer Hanım,çeyizinden çıkardığı bindallıyı, keserek yazmış oldukları Risalelere cilt yapmıştır.

Basımı, dağıtımı yasak olan Risale-i Nur’lar ö dönem de elle yazılıp çoğaltılır. Kastamonu’lu hanım Nur Talebeleri o dönemlerde elleriyle yazdıkları eserleri, sandıklarındaki en değerli kıyafetleri keserek ciltlemişler ve eserlere ayrı bir güzellik katmışlardır. Risâle-i Nur’ları elle yazarak, böyle güzelce ciltleyenlerden bir tanesi de Ulviye Hanımdır.

Kastamonu ve Emirdağ Lâhikası’nda Üstad Bediüzzaman Hazretleri, hanımların bu hizmetleri şöyle dile getirir:

* Hem lâtif, hem güzel, zarif bir hadiseyi söyleyeceğim. Bu memlekette Risâle-i Nur’a erkeklerden ziyade fedakârâne yapışan ihtiyar hanımlar ve ihtiyare hükmünde masume genç hanımlar, eski zaman sırmalı ve yaldızlı gelinlik cihâzâtının içinde kıymettar parçaları Risâle-i Nur’un eczalarının ciltleri üstüne çekip, bütün risâleler altın yaldızıyla ciltlenmiş gibi bir tarza girdi. Risâle-i Nur’un manen güzelliğine ve Hüsrev ve Tahiri ve Ali’lerin ve Hasan ve Atıf ve Asım gibi kardeşlerimizin yaldızlı yazılarının cemâline, cildi üstünde de şirin bir güzellik daha ilâve ettiler. Hafız Ali’nin mektubunda yazdığı Ümmühan ve Şahide değerinde, burada Risâle-i Nur’a bütün kuvvetiyle çalışan çok hemşirelerimiz var. Meselâ, Asiye, Saniye, Ulviye, Lütfiye, Aliye gibi Risâle-i Nur’un şakirtleri, oradaki hemşirelerine ve kardeşlerine selâm ve duâ ediyorlar.” (Kastamonu Lâhikası, Bediüzzaman Said Nursî, s. 115)

* Burada başta Âsiye olarak Ulviye, Lütfiye gibi çok çalışkan hanım şakirdler, Medrese-i Nuriye’deki hemşirelerine ve selâm gönderen Sabri’nin refikasına hem kardeşlerine arz-ı hürmet ve selâm ve duâ ederler. (Kastamonu Lâhikası)

* Ramazanınızı, Leyle-i Kadrinizi, hem bayramınızı tebrik ederim. Kastamonu’da iken nasıl her gün duâlarımda ve manevî kazançlarımda Nur’un has şakirdlerinden Âsiye, Ulviye, Lütfiye’ler, Zehra’lar, Şerife’ler, Hacer’ler, Necmiye’ler, Nimet’ler, Aliye’ler hissedar olmak için mânen yanımda bulunuyordular; aynen şimdi de öyledirler. (Emirdağ Lâhikası)

Kastamonu’daki hizmetlerden sonra 1950 lerde Ankara’ya gelen Ulviye Sümer Hanım, burada kızının evinde milletvekili hanımlarına Risale-i Nur dersleri yapar. Daha sonra 1959 yılında İstanbul’a oğlunun evine gelen Ulviye Hanım, burada da İstanbul’lu hanımların isteği ve arzusu ile hanımlar dersini başlatır.

Kur’an ve iman hizmeti yolunda geçen ömrü içinde Ulviye Sümer Hanımın yolu karakollar ve mahkemelerden de geçer. 17 Ağustos 1960 yılında Ankara’da düzenlenen bir mevlide katılan Ulviye Sümer Hanım tutuklanıp, önce karakola daha sonra 1. Şube’ye ve oradan da mahkemeye sevk edilir. O tarihli gazetelerin birinci sayfalarında 1 hanım 15 erkek nurcu yakalanıp mahkemeye sevk edildi haberleri yeralır. Bu haberde bahsi geçen hanım nurcu Ulviye Sümer Hanım’dir. İki seneden fazla süren mahkeme daha sonra çıkarılan af kanunu ile sona erer.

Kur’an ve iman hizmeti olan Risale-i Nur yolunda her türlü cefaya katlanan Ulviye Sümer Hanıma Allah’tan rahmet dileriz.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir