HANEFİ MEZHEBİ VE RE’Y YOLU

Mezhepler içinde Hanefi Mezhebinin dini meseleleri çözümünde ortaya koyduğu kaide ve usuller nasıldır? Dini problemler nasıl halledilmiştir?

Hanefi mezhebinde İmam-ı A’zam, talebelerinin ve kendisine sual soranların dini müşküllerini hallederken ortaya dört esas koymuştur. Ortaya konan bu usul, Hanefi mezhebinin temel kaideleri olmuştur. İmam-ı A’zam, dini müşküllerin hallinde sırasıyla şu kaynaklara başvurarak,insanların problemlerini çözmüştür:

1. Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şerifler: İmam-ı A’zam bir işin nasıl yapılacağını, Kur’an-ı Kerimde açıkça bulamazsa, Hadis-i Şeriflere bakmış, Peygamberimizin sünnetine tabi olmakta, herkesten ileri gitmiş, içtihatlarında bu metodu kullanmıştır.

2. İcma ve Sahabe Sözü: Hadis-i Şeriflerde de açıkça hüküm bulunmazsa, bu iş için (icma, ortak görüş) var ise, öyle yapılmasını emrederdi. İcma, sözbirliği demek olup, bir işi, Sahabe-i Kiramın hepsinin aynı suretle yapması veya söylemesi demektir. İmam-ı A’zam, sahabilerin sözlerini, kendi sözünün üstünde tutmuştur. Onların, Peygamberimizin (ASM) yanında, sohbetinde bulunmak şerefiyle kazandıkları derecelerin büyüklüğünü, herkesten daha iyi inanmıştır.

3. Kıyas: Bir işin nasıl yapılması lazım olduğu, icma ile veya Sahabe sözü ile de bilinemezse, kendisi kıyas yaparak hüküm verirdi. Onun bu kıyas yoluna, “re’y yolu” veya “ictihad” da denir. Kıyas, Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerde hakkında açık hüküm bulunmayan bir işi, hakkında açık hüküm bulunan bir diğer işe benzeterek hükme bağlamaktır.

4. İmam-ı A’zam, ayet ve hadislerden, icma ve kıyastan başka istihsan ve İslamiyete uygun örfler ile de hüküm vermiştir.  İstihsan: Daha kuvvetli görülen bir husustan dolayı, bir meselede benzerlerinin hükmünden başka bir hükme dönmektir. Yani dinen muteber olan bir tercih sebebine dayanarak, bir delili buna aykırı düşen başka bir delilden üstün tutup, buna göre hüküm vermektir.

İmam-ı A’zam’ın yetiştirdiği talebelerin sayısı yaklaşık 730 civarındadır. Bunların birçoğu, din bilgilerinde ictihad derecesine yükselmiştir. İmam-ı Ebu Yusuf ve İmam-ı Muhammed Şeybani, iki yüksek talebesi olup “İmameyn” lakabı ile meşhur olmuşlardı.

İmam-ı Azamın talebeleri onun rivayet ettiği görüşleri toplayarak sistemleştirmişlerdir. Onun görüşlerinden yeni yeni eserler telif etmişlerdir. Böylece İmam-ı Azamın görüşleri bir mezhep halini almıştır. Hanefilik, daha çok Türkiye, Süriye, Irak, Pakistan, Kafkaslar ve Balkanlar’da yaygınlık kazanmıştır. Her asırda Hanefi mezhebinde çok yüksek alimler yetişmiştir.

 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir