İNSAN ALLAH’IN MÜKEMMEL BİR SANATI VE ESERİDİR

“Evet, bu kâinatın bütün ulvî hikmetleri harika güzellikleri, âdilâne kanunları, hakîmâne gayeleri, hakikat-ı kemâlâtın vücuduna bedahetle delâlet ve bilhassa bu kâinatı hiçten icad edip her cihetle mucizatlı ve cemalli bir surette idare eden Hâlıkın kemâlâtına ve o Hâlıkın âyine-i zîşuuru olan insanın kemâlâtına şehadeti pek zâhirdir.”

“Madem kemâlât hakikati vardır. Ve madem kâinatı kemâlât içinde icad eden Hâlıkın kemâlâtı muhakkaktır. Ve madem kâinatın en mühim meyvesi ve arzın halifesi ve Hâlıkın en ehemmiyetli masnuu ve sevgilisi olan insanın kemâlâtı haktır ve hakikatlidir. Elbette bu gözümüzle gördüğümüz kemalli ve hikmetli kâinatı, fena ve zevalde yuvarlanan ve neticesiz olarak, tesadüfün oyuncağı, tabiatın mel’abegâhı, zîhayatın zâlimâne mezbahası, zîşuurun dehşetli hüzüngâhı suretine çeviren; ve âsârı ile kemâlâtı görünen insanı, en bîçare ve en perişan ve en aşağı bir hayvan derekesine indiren; ve Hâlıkın âyine-i kemâlâtı olan bütün mevcudâtın şehadetiyle nihayetsiz kemâlât-ı kudsiyesi bulunan o Hâlıkın kemâlâtını setredip perde çekerek netice-i faaliyetini ve hallâkıyetini iptal eden şirk, elbette olamaz ve hakikatsizdir.”

“Şirkin bu kemâlât-ı İlâhiyeye ve insaniye ve kevniyeye karşı zıddiyeti ve o kemâlâtları bozduğu, İkinci Şuâ risalesinin üç meyve-i tevhide dair Birinci Makamında kuvvetli ve kat’î delillerle ispat ve izah edildiğinden, ona havale edip burada kısa kesiyoruz.”( Yedinci Şua, Üçüncü Hakikat)

Bir eserde ve sanattaki güzellik eser sahibinin ve sanatkarın güzelliğine işaret eder. Sanat ile sanatkar arasında sıkı bir ilişki vardır. Sanat ne kadar güzel ve mükemmel ise sanatkarda o kadar güzel ve mükemmeldir. Kainat ve insan Allah’ın mükemmel ve kusursuz bir sanatı ve eserleridir. Kainatın ve insanın mükemmel ve kusursuz olduğuna en büyük delil, bugünkü fen ilimleridir.

Kainat ve insan üzerinde parlayan bu mükemmellik ve kusursuzluk hakikati, iman nuru ile anlaşılır, ve insan Rabbini tanır, O’na kul olur. Küfür ve şirkin nazarında bu mükemmellikler ve kemalatlar tesadüfün ve sebeplerin basit bir oyuncağı olduğu için, asıl maksat olan Sanatkarına ulaşma gayesi boşlukta kalıp her şeyi baş aşağı sukut ettiriyor.

Küfür ve şirk kainattaki bütün bu güzelliklerin manasını yitirip değersizleşiyor. Kainatın hakiki mükemmelliği olan Allah’ı tanıttırmak ve ona yönlendirmek hakikatini şirk kesiyor ve manasızlaştırıyor.

İnsan, Kur’an-ı Kerim’in tabiri ile Ahsen-i Takvim (en güzel kıvamda) suretinde yaratılmış kainatın halifesidir. Allah’a muhatap bir varlıktır. İnsan, her bir maddi ve manevi aza ve duyguları ile Allah’ın bütün isim ve sıfatlarını tanıyıp bilecek bir mahiyete sahiptir. Şirk ise, insanı bu makamdan indirip hayvan derecesine indiriyor.

Allah insanı kainata halife olacak bir mahiyet verdiği gibi, kainatın en zelil ve en adi konumuna düşecek mahiyeti de vermiştir. Tercihi ise insana bırakmıştır. Ya iman ve ibadet ile kainata halife ol, ya da inkar ve isyan ile mahlukatın en zelil ve hakiri ol. Tercih senin.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir