HARAM SEVMENİN İNSANA ZARARLARI

”Gençlik Rehberinde izah edildiği gibi, gençlik hiç şüphe yok ki gidecek. Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi kat’iyetinde, gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecek. Eğer o fâni ve geçici gençliğini iffetle hayrata istikamet dairesinde sarf etse, onunla ebedî, bâki bir gençliği kazanacağını bütün semâvî fermanlar müjde veriyorlar.

Eğer sefahete sarf etse, nasıl ki bir dakika hiddet yüzünden bir katl, milyonlar dakika hapis cezasını çektirir; öyle de, gayr-ı meşru dairedeki gençlik keyifleri ve lezzetleri, âhiret mes’uliyetinden ve kabir azabından ve zevâlinden gelen teessüflerden ve günahlardan ve dünyevî mücâzâtlarından başka, aynı lezzet içinde o lezzetten ziyade elemler olduğunu aklı başında her genç tecrübeyle tasdik eder. Meselâ, haram sevmekte, bir kıskançlık elemi ve firak elemi ve mukabele görmemek elemi gibi çok ârızalarla o cüz’î lezzet zehirli bir bal hükmüne geçer. Ve o gençliğin suiistimâliyle gelen hastalıkla hastahanelere ve taşkınlıklarıyla hapishanelere ve kalb ve ruhun gıdasızlık ve vazifesizliğinden neş’et eden sıkıntılarla meyhanelere, sefahethanelere veya mezaristana düşeceklerini bilmek istersen, git hastahanelerden ve hapishanelerden ve meyhanelerden ve kabristandan sor. Elbette, ekseriyetle gençlerin gençliğinin suiistimalinden ve taşkınlıklarından ve gayr-ı meşru keyiflerin cezası olarak gelen tokatlardan eyvahlar ve ağlamalar ve esefler işiteceksin.

Eğer istikamet dairesinde gitse, gençlik gayet şirin ve güzel bir nimet-i İlâhiye ve tatlı ve kuvvetli bir vasıta-i hayrat olarak âhirette gayet parlak ve bâki bir gençlik netice vereceğini, başta Kur’ân olarak çok kat’î âyâtıyla bütün semâvî kitaplar ve fermanlar haber verip müjde ediyorlar. Madem hakikat budur. Ve madem helâl dairesi keyfe kâfidir. Ve madem haram dairesindeki bir saat lezzet, bazan bir sene ve on sene hapis cezasını çektirir. Elbette, gençlik nimetine bir şükür olarak, o tatlı nimeti iffette, istikamette sarf etmek lâzım ve elzemdir.”(Asa-yı Musa)

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, bu risalede insanların her zaman ve zeminde en büyük acı, elem ve sıkıntı yaşadığı bir şeye dikkatimizi çekiyor, bu da”haram sevmek”. ”haram sevme”nin insana yaşattığı elemleri, neticeleri insan aklına sunuluyor.

”Haram sevmekte, bir kıskançlık elemi ve firak elemi ve mukabele görmemek elemi gibi çok ârızalarla o cüz’î lezzet zehirli bir bal hükmüne geçer.” cümlesi ile Üstad Hazretleri insanın yaşayacağı elemleri tek tek sıralıyor. Allah insana kendi Zatını sevmesi için verdiği kalbi, yanlış kullanan insana ceza olsun diye sevdiği şeyler üzerinde bir takım azaplar yaratmıştır.

Üstad Hazretleri, haram sevmenin ilk elemi olarak kıskançlık elemini nazara veriyor. İnsan bir şeyi sever ve elde etmek ister, ama onu başkaları da sevip talep ettiği için insan da ciddi bir kıskanma hastalığı başlar. Bu da o insanı yakar.
İnsan bütün şiddeti ile mecazi sevgilisini sever, ama sevdiği şey fani olduğu için ölümle ayrılıp gidiyor; bu da seven kişide  çok ciddi bir ayrılık acısına dönüşüyor. Bu da ikinci bir elem.

Bir de insan sever, fakat karşılık görmeyebilir. Bu da insan için esaslı bir azaptır. Kara sevda deyip türküler yazılması bu azabın bir neticesidir.

Şimdi gelelim helal sevmeye. Bir defa bu azapların hiç birisi yoktur. Helal sevmek kalp ile Allah’ın buluşmasıdır. Kalbinde Allah sevgisi yerleşmiş birisi hiçbir zaman mahlukatı ve mevcudatı bizatihi sevmez, vasıta olarak sever. Baba evladını Allah’ın bir hediye ve ikramı olarak sever ve şefkat eder, aslında evladını değil evlat aynasında Allah’ı sever. Helal sevmekte firak elemi olmaz, zira arkası kesilmiyor daimi bir memlekete daimi bir hayat için gidiyor. Mesela, gençliğimiz elimizden gitse de cennette ebedisi verileceği için firakı azap vermez.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir